İlk Pi filminde görmüştüm, sarmallara takıntılı esas oğlan önceleri hocasıyla oynadığı go tahtası üzerine taşlarla sarmallar çiziyordu. Daha sonra aynı oyun Beautiful Mind (güzel insan:) filminde de görünüyordu.
Oyunu matematikle uğraşan kişilerle bağdaştırdığım için ve kendim de sayısal mezunu olduğumdan GO oynamaya özenmiştim o zamanlar. Tabi tahtayı taşları edinip sonra siyahlarla beştaş oynamamak adına oyunu öğrenmek gerekiyor.
GO öğrenmesi kolay, ustalaşması zor bir oyun. basit birkaç kuralı var ki kavraması 3 dk kadar sürüyor. Daha sonra oyunu hakkıyla oynamak için insanın yıllarını vermesi gerekiyormuş. Kendim dönem dönem popüler objelere maymun iştahlı olduğumdan ve GO'da ustalaşmak için gerekli olan akli-ruhi melekeleri taşımadığımdan kumda oynama mertebesinde karar kıldım. Övünmek gibi olmasın çok mütevazi insanımdır, kendimi ve sınırlarımı bilirim, övünmeyi de hiç sevmem.
GO, rakiplerin Siyah veya Beyaz taşlarıyla tahta(goban) üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmalarına dayalı bir oyun. Taşlar hareket ettirilmiyor, ancak rakip taşlarla çevrelenirse tahtadan alınıyor. Tahtayı domine eden kazanıyor, ele geçirilen rakip taş sayısı da bir etken tabi. Genelde satrançla karşılaştırılıyor ve GO hakkinda "Satranç muhasebecilerin, GO filozofların oyunudur" gibi büyük laflar ediliyor. Tasvip etmiyorum, sonuçta satranç da bu camiaya yüzyıllarını vermiş sevdiğimiz bir oyun. Bununla birlikte GO oyununun sezgisel olduğu su götürmez, çünkü bir taşın değeri tahtadaki komşularıyla oldukça fazla ilintili. Oyun aniden dönebiliyor. Taş değerlerinin hesaplanması zor olduğundan ve hamle ihtimal sayıları uçuk olduğundan satrançtaki gibi usta oyuncuları yenecek bilgisayar programları üretilemiyor. Bu durum ilk etapta insana "İşte insan aklının ve yüreğinin elektroniğe üstün geldiği bir başka nokta" sevinci yaşatsa da bedava bir program 9x9 luk tahtayı koltukaltınıza sıkıştırdığında gözlerde hafif bir oynamaya sebep olabiliyor.
Oyunu matematikle uğraşan kişilerle bağdaştırdığım için ve kendim de sayısal mezunu olduğumdan GO oynamaya özenmiştim o zamanlar. Tabi tahtayı taşları edinip sonra siyahlarla beştaş oynamamak adına oyunu öğrenmek gerekiyor.
GO öğrenmesi kolay, ustalaşması zor bir oyun. basit birkaç kuralı var ki kavraması 3 dk kadar sürüyor. Daha sonra oyunu hakkıyla oynamak için insanın yıllarını vermesi gerekiyormuş. Kendim dönem dönem popüler objelere maymun iştahlı olduğumdan ve GO'da ustalaşmak için gerekli olan akli-ruhi melekeleri taşımadığımdan kumda oynama mertebesinde karar kıldım. Övünmek gibi olmasın çok mütevazi insanımdır, kendimi ve sınırlarımı bilirim, övünmeyi de hiç sevmem.
GO, rakiplerin Siyah veya Beyaz taşlarıyla tahta(goban) üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmalarına dayalı bir oyun. Taşlar hareket ettirilmiyor, ancak rakip taşlarla çevrelenirse tahtadan alınıyor. Tahtayı domine eden kazanıyor, ele geçirilen rakip taş sayısı da bir etken tabi. Genelde satrançla karşılaştırılıyor ve GO hakkinda "Satranç muhasebecilerin, GO filozofların oyunudur" gibi büyük laflar ediliyor. Tasvip etmiyorum, sonuçta satranç da bu camiaya yüzyıllarını vermiş sevdiğimiz bir oyun. Bununla birlikte GO oyununun sezgisel olduğu su götürmez, çünkü bir taşın değeri tahtadaki komşularıyla oldukça fazla ilintili. Oyun aniden dönebiliyor. Taş değerlerinin hesaplanması zor olduğundan ve hamle ihtimal sayıları uçuk olduğundan satrançtaki gibi usta oyuncuları yenecek bilgisayar programları üretilemiyor. Bu durum ilk etapta insana "İşte insan aklının ve yüreğinin elektroniğe üstün geldiği bir başka nokta" sevinci yaşatsa da bedava bir program 9x9 luk tahtayı koltukaltınıza sıkıştırdığında gözlerde hafif bir oynamaya sebep olabiliyor.
Oyuna heveslenen arkadaşlara şu linkler oldukça faydalı olacaktır.
Oyun ve kuralları ile ilgili bilgiler, interaktif örnekler.
Turkiye Go oyuncuları derneği
Vikipedi
2 yorum:
dostum yazmayacaksan niye blog yaptın! beni sinirlendirme! şu yeni çocuğun (kedi köftesi) maceralarını yazıver bari... hadi bakiim kendine iyi bakıyosunnn öpüyosunnn :))
Ahah yeni gördüm. işyerinde blog'a giremiyorum. bir yandan da yeni blogla uğraşıyorum. o yüzden yazılara ara verdim sayılır. gerçi istediğim gibi olursa kısa bi hikayeyle açacağım hakkikotek.net'i
az sonra...
http://www.hakkikotek.net
Yorum Gönder