24.10.07

GO

İlk Pi filminde görmüştüm, sarmallara takıntılı esas oğlan önceleri hocasıyla oynadığı go tahtası üzerine taşlarla sarmallar çiziyordu. Daha sonra aynı oyun Beautiful Mind (güzel insan:) filminde de görünüyordu.

Oyunu matematikle uğraşan kişilerle bağdaştırdığım için ve kendim de sayısal mezunu olduğumdan GO oynamaya özenmiştim o zamanlar. Tabi tahtayı taşları edinip sonra siyahlarla beştaş oynamamak adına oyunu öğrenmek gerekiyor.

GO öğrenmesi kolay, ustalaşması zor bir oyun. basit birkaç kuralı var ki kavraması 3 dk kadar sürüyor. Daha sonra oyunu hakkıyla oynamak için insanın yıllarını vermesi gerekiyormuş. Kendim dönem dönem popüler objelere maymun iştahlı olduğumdan ve GO'da ustalaşmak için gerekli olan akli-ruhi melekeleri taşımadığımdan kumda oynama mertebesinde karar kıldım. Övünmek gibi olmasın çok mütevazi insanımdır, kendimi ve sınırlarımı bilirim, övünmeyi de hiç sevmem.

GO, rakiplerin Siyah veya Beyaz taşlarıyla tahta(goban) üzerinde hakimiyet kurmaya çalışmalarına dayalı bir oyun. Taşlar hareket ettirilmiyor, ancak rakip taşlarla çevrelenirse tahtadan alınıyor. Tahtayı domine eden kazanıyor, ele geçirilen rakip taş sayısı da bir etken tabi. Genelde satrançla karşılaştırılıyor ve GO hakkinda "Satranç muhasebecilerin, GO filozofların oyunudur" gibi büyük laflar ediliyor. Tasvip etmiyorum, sonuçta satranç da bu camiaya yüzyıllarını vermiş sevdiğimiz bir oyun. Bununla birlikte GO oyununun sezgisel olduğu su götürmez, çünkü bir taşın değeri tahtadaki komşularıyla oldukça fazla ilintili. Oyun aniden dönebiliyor. Taş değerlerinin hesaplanması zor olduğundan ve hamle ihtimal sayıları uçuk olduğundan satrançtaki gibi usta oyuncuları yenecek bilgisayar programları üretilemiyor. Bu durum ilk etapta insana "İşte insan aklının ve yüreğinin elektroniğe üstün geldiği bir başka nokta" sevinci yaşatsa da bedava bir program 9x9 luk tahtayı koltukaltınıza sıkıştırdığında gözlerde hafif bir oynamaya sebep olabiliyor.

Oyuna heveslenen arkadaşlara şu linkler oldukça faydalı olacaktır.

Oyun ve kuralları ile ilgili bilgiler, interaktif örnekler.
Turkiye Go oyuncuları derneği
Vikipedi

18.10.07

Kedi Köftesi Hamster Hayvanı

Dört ay kadar önce ev hayvanı kadromuzdaki boşluğu doldurmak adına hamster edindik. Sağolsun hanım fareden kemirgenden korkan bir insan olmadığından gönül rahatlığı ile kafesi aldım kolumun altına geldim eve. Bu arada kafes denen plastik-metal konstrüksiyon hamster sahibi olmak için harcamanız gereken meblağ'ın büyük kısmına tekabül ediyor. İşin hayvan kısmı ucuz, en kral pet-shop'tan gonzales kasa son model hamster'ınızı 20 liradan alabilirsiniz, hamster için daha fazla para isterlerse anlayın ki iş kafes noktasına geldiğinde yanağınızdan öpmeye niyetliler. Tekrar söylüyorum, bu meret en janti yerde 20 lira, ayda 30 tane üreyen hayvana daha fazla para vermenin anlamı yok.

Tahmin ediyorum ki çok ürediklerini söylediğim anda gözlerde bir parlama oldu. Hamster denen canlının 1 ayda ergen olduğunu, 15 günde doğurduğunu ve bir batında ~10 yavru verdiğini öğrenince benim de gözümde Kötek Hamster Üretme Çiftlikleri ve Peynircilik, Hafriyat Sn. tic. ltd. şti şeklinde bir ticari sicil gazetesi ilanı canlanmıştı ama sermaye bulamadım.

Efendim başa döneyim, hayvanat bayiindeki arkadaş benim "Ben bu hamster denen şeyden alacak idim, neler almam lazım" şeklindeki sorumdan hamster camiasına yabancı olduğumu anlayınca, kafesle beraber, talaş, yem suluk vb elzem edevatın yanında ballı yem, hamster parfümü, ekstra talaş falan da kakalamayı ihmal etmedi. ballı yemleri hamster tüketti, kafes koku yapmasın diye sattıkları suyu da parfüm niyetine ben kullanıyorum, daha iki sene gider bana.

İşin enteresan yönü kafes denen şey hamsterdan daha sevimli. Cicili bicili renkli plastikler, efendime söyleyeyim borular, alafortanfonik egzersiz cihazları. Eklemlenebilir ve upgrade edilebilir bir sistem kurmuşlar ki para harcamayı bırakamayın. Neyse standart bir kafes donanımı, talaş, yem vs alıp hamster beğenme seviyesine eriştik. 20 tane yavrunun birarada yaşadığı kafesten gözüme beyazlı kırçıllı bir tanesini kestirdim, görevli arkadaş sağolsun binbir güçlükle alıp kafese dahil etti. Parasını da ödedik, evimize yollandık.

Hamster denen zibidi daha çok geceleri aktif. Geceyarısından sonra sabaha kadar yemek, spor, temizlik döngüsüne giriyor. Sabah olunca da akşama uyanmak üzere uykuya yatıyor. Çok temiz, titiz terbiyeli bir tür olduklarına dair söylentiler var ancak 4 aydır bakıyorum, öyle bir ışık göremedim. Elalemin hemstırı tuvaletini belli bir yere yapıyormuş, bizimkisinin tekerleğini pok götürüyor. Aileden gelen bir eğitim sanırım, bizimkisi alamamış. Huyu da pis, iki sevelim diyoruz, sıkıya gelince ısırıyor.

Hayvanın güzel tarafları da yok değil. Sevimli olmasının yanında pisboğaz olması ve yemek seçmemesi nedeniyle problemsiz bir ev hayvanı. kuruyemiş, sebze, meyve ne bulursa yiyor. Eline aldığı şeyin ağzında kaybolmasından Agop'un kazı gibi götürdüğünü zannedebilirsiniz ancak işin aslı o değil. Yemeği bulduğu zaman yanaklarına (avurduna) dolduruyor daha sonra da yiyemediklerini çıkartıp bir yere saklıyor.

İnternette sık sorulan bir soru da hamster'ın cinsiyetinin nasıl anlaşılacağı; kişisel tecrübem şu: eğer yavru hamster erkekse iki hafta içinde direk anlaşılıyor zaten.

Sonuç olarak evde beslemeye uygun, sevimli bir hayvan, kısa ömürlü olması kötü. Maksimum 3 yıl ömür biçiyorlar. Yalnız yaşamaya da uygun oldukları söyleniyor ki evin istila edilmesini istemediğimden beyefendiye eş almayı planlamıyorum. Köfte bey bekar haliyle bize yetiyor.

Görsel: Mr Da Trang veya Jenniek ns bilemedim...

14.10.07

Santralİstanbul

Geçtiğimiz hafta Salı günü şirketten arkadaşlarla öğle tatilini uzatıp Santralİstanbul’a gittik.

Osmanlı İmparatorluğunun ilk ve tek termik santrali olan Silahtarağa elektrik santrali 1914 yılında devreye girmiş. 1921 yılında yapılan eklentilerle 12.000 Kw la yaklaşık 2000 aboneyi besliyormuş.

Santrali kuran Macar Ganz Elektrik şirketi, daha önceleri de tramvaylar için doğru akım dinamosu vb alet edevatın kurulumunu yapmış. 1923 te Ankara hükümeti de şirketle çalışmaya devam etmiş, hatta şirketin sermayesi yükseltilmiş ve çalışanların Türk olması zorunluluğu getirilmiş.

Santralin 1983 yılına kadar aktif 69 yıllık bir hizmeti var.

Kapatıldıktan sonra tahmin edileceği gibi bakımsız kalan santral binası ve arazisi daha sonra Bilgi Üniversitesi tarafından satın alınıyor ve modern sanatlar müzesine dönüştürülüyor. Bizim ilgimizi çeken modern sanatlardan ziyade alet-i metrukelerdi. Enerji müzesinde santralde kullanılan türbinler, kontrol cihazlar vb yanında interaktif sunumlar da hazırlanmış. Kendi elektriğini kendin yap, işlet, devret şeklinde aletler de mevcutmuş fakat zamanımızın kısıtlılığından keşfedemediğimiz bölümlerde kaldılar.

Kontrol odası, türbinler ve genel olarak bina görmeye değer. Fotoğraf makinasının azizliğinden yeterli fotoğraf çekemedim ancak Burak sağolsun fotoğraf makinasını paylaştı.


Google It...

---== Bu yazı google'ı kötü emellerine alet edenlere adanmıştır ==--
Aşağılarda sağda Pro-Stat başlığı altında bir counter var. StatCounter.com bir sayaç hizmeti veriyor. Sağolsunlar şu güne kadar da bir kere olsun "kaç ay oldu, sitene gelenin gidenin hesabını tutuyoruz, profilo kapısında oturan eleman gibiyiz, bi sakal at" demediler. Tabi bedava servisin bir limiti var, geçen ayları pek iyi hatırlamıyor falan, neticede kendi blogumu kodladığımdan ve statcounter'ın sağladığı tüm bu özellikleri ekleyeceğimden çok irdelemiyorum. Yalnız bu servisin bir hizmeti yüzünden dikkatimi çeken bir gerçek var:

Efendim hep duyuyoruz, içeriğe bakacak olursak internet büyük bir porno dükkanıdır vs. açıkçası inanmak istemiyordum, ta ki google'da arama yapıp bu sayfalara düşen insanların arattıkları kelimeleri görene kadar. Referrer bilgisinden google keywordleri de alınıyor ki durum vahim. sıklıkla aranan kelimeler şöyle:

meme, arap memesi, çıplaklar kampından görüntüler, kadınların çıplak memeleri, çıplak kabile, kuş adası çıplaklar kampından görüntüler, memeler fora, ayıp memeler, arap kadının memesi, memesi çıplak olarak öpüşen kadın

Arada spesifik tanım verenler de düşüyor : memeleri çıplak olsun

Bütün bu terbiyesizlerin buraya düşmesine sebep yazı da burada...

Ayıp değil mi kardeşim, insan gibi iki satır yazamayacak mıyız!! Youtube a bakıyorum, türkçe yorumlarda rezalet dizboyu, blog'a gelen herifler niyeti bozmuş. Şu internete bir kere de hayırlı birşey için girin, elinizin altında bir dünya kaynak var, milyon tane yeni şey öğrenebilir insan. Bu deryada aradığın meme midir? Şu internete katkın a.q. mudur? Ne bitmez ergenlik bunalımıymış yahu.

Gözü dönüp Google'da meme diye aratıp gelenlere sesleniyorum:

BU SAYFALARDA SENİN ARADIĞIN ŞEYLERDEN YOK !!!

NOT: bir de "nush ile uslanmayanı etmeli tekdir tekdirden anlamayanın hakkı kötektir ne demektir" diye sorup gelenler var :) onlara da bu vesileyle yarım yamalak da olsa açıklayayım, diyor ki:

Nasihattan anlamayanı azarlamak lazımdır, azarlamayla da yola gelmeyen ise dayağı haketmiştir.

Counter Hizmeti : StatCounter