Dün işyerinde yapılan bir duyuruya istinaden trombosit bağışlamak için Yeditepe Araştırma Hastanesindeydim. Daha önce defalarca kan bağışlamış ama trombosit işine girmemiştim. Neyse efendim kalktık gittik, kan bankasını denk getirip besmele çekip girdik içeri, standart kan donörü formunu (Ahaha gene house gibi oldu, Kınsent form) doldurduktan sonra iki tüp kan aldılar testler için.
Kan bağışında, yapılan bağıştan elde edilen kan üzerinde test yapabildikleri için bağış öncesi sadece kan sayımı ve tansiyon alınırken trombosit bağışında önce kan alınıyor ve inceleniyor. Vücutta enfeksiyon varsa veya kan değerleri belirlenen sınırlar içinde değilse trombosit almıyorlar. Yine pıhtılaşmayı etkileyen ilaçlar (aspirin vb), antibiyotikler trombosit donöründe aranan özellikler değil.
Neyse, test için kan verdik, yaklaşık 3 saat sonra gelin dediler, testler 1 saatte çıkıyormuş fakat trombosit süzmek uzun sürdüğü için sıra varmış. Peki dedik çıktık. Buraya kadar birinci çoğul şahıs gidiyordum anlaşılmıştır yanımda bir arkadaşım daha vardı, (Ertan), onun sağolsun annesinin evi yakınmış, gittik öğle yemeği, sohbet, çay derken oyalandık, saati getirttik.
Efendim gidip saatinde kan bankasına teslim olduk ki Ertandan trombosit alınmayacağı ortaya çıktı, bazı kan değerleri uygun değilmiş, dolayısıyla kaytardı kendisi. Sıram gelince oturdum koltuğa, sağolsun hemşireanımlar ilgilendiler, iki koldan iğnelediler, makina çalışmaya başladı. Sözkonusu makina enteresan. Yaş, kilo, boy ve sanırım kan değerlerini giriyorsunuz, alet size ne kadar bağlı kalacağınızı söylüyor. Benim hesap 50 dakika çıktı. Sağ koldan kan almaya başladılar, devirdaim başlayana kadar sol koldan serum verdi makina, sonra borudan kan gelmeye başladı. Japonlar yapmış hakikaten, kan hiçbir şekilde makinaya temas etmeden süzülüyor, steril bir set içerisinde trombositin, yan malzemelerin toplandığı torbalar ve santrifüje takılan ayırıcı aparat geliyor, makinaya giydirilen bu setin içinde kanınız döndürülüp yine size geri veriliyor. Maalesef santrifüj kısmı kapalı olduğu için alet torbanın içindeki kanı nasıl döndürüyor, nasıl ayırıyor çözemedim, geçişken zar gibi bişey de olabilir.
50 dakika kadar kral tv izledikten sonra makina bipledi, vınladı, kan almayı kesti, setin içinde kalan kanı da iade edip durdu. İğneleri çıkardılar, meyve suyu ve vişneli brownie ikram ettiler. Genel olarak prosedür donör için basit ve rahat, can acısı falan olmuyor. Benim yaşadığım tek yan etki yüzümün uyuştuğunu hissetmemdi ki kanın makinada pıhtılaşmaması için verilen pıhtılaşma önleyici ilaç sebebiyle oluyormuş. İşlemin tek can sıkıcı tarafı can sıkıcı olması. 50-60 dakika ööle yatıyorsunuz. Gene doktorlar hemşireler arada gelip “iyi misiniz” şeklinde ilgileniyorlar, zaman geçiyor. İşlem akabinde biriki saat araba kullanmamamı, bilgisayar gibi dikkat isteyen(!) işlerle ilgilenmememi tavsiye edip yola vurdular.
Dönüşü kadıköy üzerinden vapurla yaptım. Akşam güneşinde boğaz mükemmeldi, gel gör ki fotoğraf makinası yoktu yanımda.
Görsel: http://www.bcis.org.uk/about